Ana Sayfa Etkinlik Beyin ve Bilişsel Bilimler Sempozyumu’nun 10’uncusu ODTÜ’de yapıldı

Beyin ve Bilişsel Bilimler Sempozyumu’nun 10’uncusu ODTÜ’de yapıldı

Sempozyumda, bilişsel biliminin çok katmanlı yapısına uygun olarak, konunun farklı boyutları ele alındı.

Beyin ve Bilişsel Bilimler Sempozyumu’nun (International Symposium on Brain and Cognitive Science-ISBCS) 10’uncusu 1 Haziran Cumartesi günü ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlendi. Bilişsel bilimin; insan zihni ve yapay zekâ gibi diğer zihin biçimlerinin tüm yönleriyle anlaşılmasını sağlayacak, yapay zekâ, dilbilim, bilgisayar bilimi, antropoloji, psikoloji, nörobilim, felsefe ve eğitim gibi farklı alanları kapsayan bir disiplin olmasından yola çıkan ISBCS’de bu alanlardaki farklı araştırmacıların sunumları yer aldı. Sempozyumda, bilişsel biliminin çok katmanlı yapısına uygun olarak, konunun farklı boyutları ele alındı.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Yeditepe Üniversitesi olmak üzere Türkiye’de bilişsel bilim programları sunan üç üniversite tarafından ortaklaşa kurulan Beyin ve Bilişsel Bilimler Sempozyumu, bilişsel bilimlerle bağlantılı alanlardaki önde gelen ulusal ve uluslararası merkezlerden araştırmacı ve öğrencileri bir araya getirmek amacıyla her yıl düzenleniyor.

Açılış konuşmasını ODTÜ Enformatik Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Banu Günel Kılıç’ın yaptığı sempozyumda, panel ve poster sunumlarının yanı sıra Pittsburgh Üniversitesi’nden Prof. Jeff Cohn, Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Metehan Çiçek ve Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tilbe Göksun da davetli konuşmacı olarak yer aldı.

“Tedaviye yanıtı ölçmek için güvenilir ve etkili ölçüm kritik önem taşıyor”

Fotoğraflar: Görkem Baysal

“Klinik Bilim ve Tedavi için Çok Modaliteli Makine Öğrenimi Kullanarak İçselleştirme Bozukluklarının Nesnel Ölçümü ve Analizi” başlıklı konuşmasında Prof. Jeff Cohn, psikopatolojik rahatsızlıkların tedavi süreci üzerinde durarak tedaviye yanıtı ölçmek için güvenilir ve etkili ölçümün kritik önem taşıdığını vurguladı. Tanı ve klinik çalışma sonlanım noktası ölçümünde en yeni teknoloji olan öz bildirim ve klinik görüşmenin, hastalığın ciddiyetini değerlendirdiğini ancak öznel olduğunu belirten Prof. Cohn, bu nedenle, öz bildirim ve klinik görüşmenin, ortamlar içinde ve arasında standartlaştırılmasının zor olduğunu, hasta yükü getirdiğini ve ayrıntıdan yoksun olduğunu ifade etti. Prof. Cohn, çok modaliteli makine öğreniminin, bu standart yaklaşımlara giderek daha güçlü bir alternatif sunduğunu sözlerine ekledi.

“Duygu ve zamanlama etkileşimini değerlendirmek için sosyal stresi kullandık”

Prof. Dr. Metehan Çiçek, “Nörogörüntüleme ve Epigenetik Yaklaşımlarla Değerlendirilen Sosyal Stres ve Zaman Algısı Etkileşimi” başlıklı konuşmasında, duygu ve zamanlama etkileşiminden bahsetti. Yaptığı araştırmadan yola çıkarak aktardığı deneyimlerinde sosyal stresin zaman algısını nasıl değiştirdiğini anlatan Prof. Dr. Çiçek, duyguların zaman algısını etkilediğinin herkes tarafından bilindiğini söyledi. Duygu ve zamanlama etkileşimi açısından bireyler arası farklılıkların ise oldukça dikkat çekici olduğunu belirten Prof. Dr. Çiçek, “Ekip olarak araştırmalarımızda, duygu ve zamanlama etkileşiminin nörolojik temellerini değerlendirmek için ekolojik olarak geçerli bir model olan ‘sosyal stres’ kullandık” dedi. Çiçek, stresin zaman algısını nasıl değiştirdiğini ve nörogörüntüleme kullanarak hangi nöral yolların sürece dahil olduğunu gösteren ekip çalışmalarını sundu.

“Bireylerin jestlerden ne kadar bilgi aldıkları ve jestlerini nasıl kullandıkları farklılık gösterir”

Prof. Dr. Tilbe Göksun ise “Jest Kullanımı ve İşlemlemenin Çok İşlevliliği: Bireysel Farklılıklar Yaklaşımı” başklıklı konuşmasında, dilin çok modaliteli olduğunu dile getirerek kişilerin konuşurken kullandığı jestlerin düşünme süreçlerini yansıttığına değindi. Konuşmasında jestin sözel, görsel-mekânsal bilişsel kaynakları telafi etmedeki rolüne ve değişik grupların çeşitli bağlamlarda jest işlemleme ile üretiminin çok işlevliliğini ele alan Prof. Dr. Göksun, dilin çok modaliteli olmasının bir yönünün de insanların iletişim kurarken ürettikleri ve düşüncelerini temsil eden el hareketleri olduğunu söyledi. “İnsanlar neden değişik durumlarda jest yaparlar? Jestler tüm bu durumlarda benzer işlevlere mi hizmet eder? Bireylerin diğer bilişsel kaynakları kullanımı, farklı bağlamlarda jest kullanımı ve işlemlenmesi ile nasıl etkileşime girer?” sorularının öne çıktığını belirten Prof. Dr. Göksun, “Bu jestler aynı zamanda bireylerin düşünme süreçlerini yansıtır ve hatta değiştirebilir. Bununla birlikte, bireylerin jestlerden ne kadar bilgi aldıkları ve jestlerini nasıl kullandıkları farklılık gösterir” dedi.

Sempozyumla ilgili ayrıntılı bilgiye ve özet kitabına buradan ulaşılabilir.

Önceki İçerikDoç. Dr. Elif Sürer’den iki Avrupa Birliği projesi
Sonraki İçerikHavacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümü’nde Tasarım ve Analiz Laboratuvarı açıldı