Ana Sayfa Etkinlik “İlk Uzay Yolcumuz Alper Gezeravcı’yı Beraber Uğurluyoruz” başlıklı program düzenlendi

“İlk Uzay Yolcumuz Alper Gezeravcı’yı Beraber Uğurluyoruz” başlıklı program düzenlendi

ODTÜ “İlk Uzay Yolcumuz Alper Gezeravcı’yı Beraber Uğurluyoruz” başlıklı bir program düzenledi. Programda Axiom Mission 3 (Ax-3) misyonunun fırlatılış süreci takip edildi ve Astronot Alper Gezeravcı’nın Uluslararası Uzay İstasyonu’nunda (ISS) yürüteceği 13 deney hakkında konuşuldu.

ODTÜ Bilim İletişimi Ofisi ve GİSAM ortaklığında, 18 Ocak Perşembe günü “İlk Uzay Yolcumuz Alper Gezeravcı’yı Beraber Uğurluyoruz” başlıklı bir program yapıldı. YouTube üzerinden canlı yayınlanan programda, Ax-3 misyonunun fırlatılış süreci ODTÜ Uzay Takımı (METUOR), ODTÜ Havacılık ve Uzay Topluluğu (ODTÜ HUT), ⁠ODTÜ Amatör Astronomi Topluluğu (ODTÜ AAT) ve ODTÜ Roket Topluluğu’na üye öğrencilerle beraber izlendi. ODTÜ Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz Uzol, programda fırlatmanın aşamalarını ve itki sistemlerini anlattı. Canlı yayında ayrıca, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nden Prof. Dr. Mustafa Yücel, Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’nden Dr. Öğr. Üyesi Berat Haznedaroğlu ve Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nden Prof. Dr. Güneş Esendağlı, Ax-3 görevi kapsamında Uluslararası Uzay İstasyonu’nda mikro yerçekimli ortamda yapılacak deneyler hakkında bilgi verdi.

Türkmen: “Uluslararası Uzay İstasyonu’nda yapılan deneylerin bilimsel ilerleme açısından önemini vurgulamak istiyoruz”

Sunuculuğunu ODTÜ Bilim İletişimi Ofisi’nden Öğr. Gör. Selçuk Türkmen’in yaptığı programda Türkmen, AX-3 ve AX-3 kapsamında Uluslarası Uzay İstasyonu’na gidecek mürettebat hakkında şunları söyledi:

“Axiom Mission 3 kapsamında uzay istasyonuna gidecek mürettebat dört kişiden oluşuyor. Astronotumuz Alper Gezeravcı ile birlikte görev komutanı Michael López-Alegría, görev pilotu Walter Villadei ve görev uzmanı Marcus Wandt yer alıyor mürettebatta.

Aslında ticari uzay görevlerinin yaygınlaşması uzay çalışmalarının da giderek daha fazla çeşitlendiğini gösteriyor. Astronotumuz Alper Gezeravcı ve diğer takım arkadaşlarıyla birlikte Uluslararası Uzay İstasyonu’nda 30’dan fazla bilimsel deney gerçekleştirecek. Biz bu yayınımızda mikro yer çekimli ortamlarda, yani Uluslararası Uzay İstasyonu’nda yapılan deneylerin bilimsel ilerleme açısından önemini özellikle vurgulamak istiyoruz.”

Türkmen’in konuşmasının ardından yayın öncesi yapılan video röportajlar gösterildi. İlk röportaj gösterimi ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Yücel ile başladı. Prof. Dr. Yücel, Astronot Gezeravcı’nın Uluslararası Uzay İstasyonu’nda yapacağı 13 deney hakkında “Tarihi bir ana tanıklık ediyoruz. Mikro yer çekimli ortamda yapılacak deneylerin önemi uzay yolcularının ve ileride görev yapacak astronotların uzun süreler uzayda kalabilmelerini sağlamak. Buna dönük üniversitelerimizden çok güzel deneyler gönderilmiş durumda” dedi. Prof. Dr. Yücel derin deniz habitatları ve uzay çalışmalarını birleştiren çalışması hakkında da izleyicileri bilgilendirdi.

Röportajlar Astronot Gezeravcı’nın Uluslararası Uzay İstasyonu’nda yapacağı 13 deney arasında yer alan “UzMAn” ve “Miyeloid” isimli projelerin yürütücüleriyle devam etti.

Haznedaroğlu: “Deney, mikroalgler ile ilgili bu alanda yapılacak ilk deney olma özelliği taşıyor”

“Uzay Görevleri için Mikroalgal Yaşam Destek Üniteleri” kısa adıyla “UzMAn” isimli projenin yürütücülüğünü yapan Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Dr. Öğretim Üyesi Berat Haznedaroğlu projenin mikroalgler ile ilgili bu alanda yapılacak ilk deney olduğunu söyledi. Haznedaroğlu deneyin amacını şöyle açıkladı:

“Fotosentetik canlılar alemine baktığınızda Algler oksijen fotosentetik canlılar olduğu için karbondioksiti oksijene çeviren en verimli canlılar. En iyi fotosentez verimi alglerde. Dünya’nın atmosferinin oluşumunda, oksijenin yaklaşık yüzde altmış, yetmişi denizlerde yaşayan alglerden geliyor.

Uzay istasyonuna toplam 3 tane ökaryotik mikroalg türü gönderiyoruz. Alper Bey 10 gün boyunca aslında üç tane türün bir büyüme grafiğini alacak. Zenginleştirilmiş karbondioksitle çalışacaklar çünkü hedeflerden biri alglerin çıkarttığı oksijenin uzay görevlileri için biyolojik bir sistemle temizlenmesi. Bu üç tür uzay istasyonuna hiç gönderilmedi. Yani ilk kez test edilecekler. Yerçekimsiz ortamda alglerin büyümesinin yanında hücresel ve moleküler olarak değişimlerini inceleyeceğiz. 10 günün sonunda Alper Bey bu kutuyu açacak ve alglerimizi metabolik olarak donduracak. Yani 10 gün boyunca yerçekimsiz ortamda maruz kaldıkları bütün değişiklikleri orada dondurarak muhafaza edecek ve Türkiye’ye tekrar geri getirecek.”

Esendağlı: “Tüm stres koşulları altında astronotların bağışıklık sistemini inceliyoruz”

“Uzay Misyonuna Katılan Bireylerde Radyasyona Maruz Kalmanın Kanser İçin Öncül Lezyonlar Olan Periferik Kandaki Miyeloid-Kökenli Baskılayıcı Hücrelere Etkisinin İncelenmesi” kısa adıyla “Miyeloid” isimli projenin yürütücülüğünü Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Güneş Esendağlı yapıyor. Esendağlı, deneyde tüm stres koşulları altında astronotların bağışıklık sistemini incelediğini ifade ederek şöyle konuştu:

“Bizim çalışmamız kanser ve bağışıklık sistemi üzerine. Tüm stres koşullarında astronotların bağışıklık sistemi nasıl etkileniyor ve kanserle nasıl bir etkileşim içinde olabilir? Bu sorularla alakalı gözlem niteliğinde bazı parametreleri çalışmayı istedik. Bağışıklık sistemi hücreleri daha çok kemik iliğiyle, kanımızda çıkan kemik iliğinde dolaşan beyaz küre dediğimiz hücre grubuyla ilgili. Bu hücreler vücudumuzda kan dolaşımında en sık yenilenen hücre grubu arasında. Küçük değişikliklerle, kemik iliği ekseninde bağışıklık sisteminin nasıl değiştiği hakkında fikir ediniyoruz. Astronotun hazırlık sürecinde maruz kaldığı tüm ortam ve Uluslararası Uzay İstasyonu’na giderken maruz kalacağı çeşitli etkenler insan fizyolojisinde ciddi farklar yaratıyor. Bu farklar doğrudan bağışıklık sistemini alarm konumuna getirebilir. Bağışıklık sisteminin hangi yöne gittiğine dair verilerin yanında bizim bakacağımız hücre grupları daha evvel raporlanmadı. İlk kez Türklerin yaptığı ve literatüre de kazandırılacak birtakım parametreleri de eklemiş olacağız.”

Prof. Dr. Esendağlı’nın video röportajının ardından ODTÜ METUOR Uzay Takımı öğrencilerinden Emre Okutucu, “Küçük boyutlara sığabilen, hafif ve görevleri başarıyla gerçekleştiren model uydu tasarımı” projesiyle geçen yıl kazandıkları Uluslararası CanSat Model Uydu Yarışması’nda 2’nci olma sürecini ve çalışmalarını anlattı. ODTÜ METUOR Uzay Takımı öğrencilerinden Sude Ataseven ise grubun yeni çalışmaları hakkında konuştu.

 

Önceki İçerik“Geleceğe Burs Ver” kampanyası tamamlandı
Sonraki İçerikODTÜ’lü akademisyenden Science dergisinde 6 Şubat 2023 depremleri hakkında yeni makale